Stand – Up’tan pek fazla haz etmiyorum. Evet, Cem Yılmaz komik ve yetenekli bir adam ama Stand – Up Gösterisi adı altında olan hiçbir şey bana cazip gelmiyor ne yazık ki. Ancak tüm bu düşüncülerime rağmen, güldüm mü? Evet güldüm. Film ilk başladığında biraz durağan ve sıkıcıydı ama kısa bir süre sonra tüm salon kahkalar içindeydi.
Cem Yılmaz oldukça başarılı bir gözlem yeteneğine sahip. Film, daha doğrusu gösterisi boyunca bunu fark ettim ve bu durum çok hoşuma gitti. Çünkü sadece bizim insanımız için değil, dünyadaki hemen hemen her ırkı gözlemlemiş ve doğru bir biçimde seyircisine aktarmayı başarmış bir sanatçı Cem Yılmaz. Bunu yaparkende abartıdan uzak kalması doğru bir tercih.
Biraz fazla bel altı espri vardı. Özellikle son 10 dakika yaptığı bel altı espriler artık yeter dedirtti bana. Rahatsız olduğumdan, ay ne ayıp dediğimden değil, insanları bu esprilerle tav edebilmesi sinirimi bozuyor biraz. Bu da Cem Yılmaz’dan değil, seyirciden kaynaklanıyor. Çünkü her bel altı espride salon resmen yıkılıyor. Haliyle Cem Yılmaz’a da seçim hakkı tanınmıyor, belki de biraz mecbur kalıyor.
Dikkat Spoiler – Everything but little little… Into the middle… Bu espriye hala gülüyorum. “Whaç the pörpiçç of vicit” bu espriye de hala gülüyorum. – Spoiler bitti.
Fundamentals Stand – Up gösterisinin beyaz perdede seyirciyle buluşmasına ticari kaygı gözüyle bakanlara da iki çift lafım var. Gerçekten böyle düşünüyorsanız tepkinizi koyun ve gitmeyin. Ve lütfen kendi hayatınızda da Cem Yılmaz gibi etik olmayan davranışlarda bulunmayın. Mesela bu gösteriyi seyretmek istiyorsanız ve canlı izleme imkanı bulamadıysanız torrent’ten indirmek yerine gidip DVD’sini satın alın. O zaman samimiyetinize daha çok güvenilir en azından. Spoiler – Cem Yılmaz uçak esprisini de boşuna patlamıyor orada. – Spoiler bitti.
Toparlayacak olursam, Cem Yılmaz’ın başarısı, zayıf rakiplerinden ya da rakibi olmamasından kaynaklanmıyor. Türkiye’de Stand – Up adı altında bir elin parmağını geçmeyecek kadar komedyen var. Bunlarda başarısı yadsınamaz rakipler. Cem Yılmaz’ı öne geçiren şey, yetenekli olmasından çok zekasını cesaretle birleştirebilmesi. Yani iki buçuk saatinizin çöpe gitmeyeceğini söyleyebilirim. Biraz gülüp, rahatlayıp, kafanızdakileri boşaltıp, stresden biraz olsun uzaklaşıp, tıpış tıpış evinize gidebilirsiniz. Ev de izlemekte keyifli olabilir ama o toplu atmosferi yaşamak açısından gidip sinemada izlemenizi tavsiye ederim.
Henüz Yorum Yapılmamış