“Çinçilla (Chinchilla), çinçillagiller familyasının bir cinsi olan kemirgenlerdir. Kökeni aslen Güney Amerika olup, önceleri mavimsi boz postu yüzünden avlanmış ve neredeyse nesli tükenme aşamasına varmıştır. Bugün de ev ve kürk hayvanı olarak kullanılmaktadırlar.”
“Fokgiller ya da denizköpeğigiller (Phocidae), etçiller takımının en büyük yüzgeç ayaklı familyası. Soğuk ve ılıman denizlerin kıyılarında yaygındırlar, tropik denizlerde çok az türleri bulunur. Familyanın Türkiye’de rastlanılabilen tek temsilcisi Akdeniz Foku’dur. Yetişkin fokların derileri, maroken eşya yapımında kullanılmak üzere sepilenir. Çok büyük derilerden, ayakkabıların sayaları için deri yapılır. Kürkçülükte çok genç fokların derileri kullanılır. Bununla birlikte, yavru fok kırımı hakkında kamuoyu uyarıldıktan sonra AET 1983’te ortak bir talimatla 1 Ekim 1983-1 Ekim 1985 arası yavru fok derisi yasaklanmış, sonra bu yasak 4 yıl daha uzatılmıştır.”
“Astragan, Buhara Koçlarına kuzuyken verilen ismidir. Astragan kuzuları, kara, gümüşi, parlak renkte, sık ve kıvırcık tüylü, beneklidirler. Kaliteli astragan elde etmek için kuzular 10-15 günlük olmadan kesilir. Hayvan büyüdükçe, renginin güzelliği ve parlaklığı azalır, kıvırcık bukleler kaybolur. Astragan çeşitli kalitelerde olabilir. “Kıvırcık astragan” elde etmek için kuzular doğumdan sonra birkaç gün içinde kesilirler. İpek gibi yumuşak ve parlak, ama kıvırcık olmayan “breitschwanz” ise, ölü veya erken doğan kuzulardan elde edilir. Astragan kürkleri, bilinen vizon, tilki, ayı gibi vahşi ve etle beslenen hayvanların kürklerine benzemez. Bunlar birbirine yapışmış, keçeleşmiş, ince, parlak ve kıvırcık bir yapağı yumağı gibidir.”
Her yıl moda uğruna katledilen daha milyonlarca hayvan dostumuz var. Bu dostlarımız kürklerine zarar gelmemesi için vahşice öldürülüyorlar. Podyum üzerinde gösteriş uğruna, katil bedenlerin maktulleridir bu hayvanlar. Patlayan flaşların ardında objektife yansıyanlar moda değil, birer cesettir.
Kuzey Çin’de hayvanlar, kürk yapısının daha sert olması nedeniyle dayanılmaz soğuklarda bekletiliyorlar. Kanada her yıl av sezonunda milyonlarca yavru fok katliamı gerçekleştiriyor. Kürklerine zarar gelmemesi için, silah kullanmak yerine başlarına sopalarla vurup, öldürüyorlar. Kimi ülkelerde ise kediler ve köpekler, kürklerinin daha dolgun olması sebebiyle yeterli su ve besin almadan yaşatılıyor ve öldürülme zamanlarına kadar olabildiğince zayıf hale getirilmeye çalışılıyor.
Dünya üzerinde fazlasıyla kürk karşıtı ünlü isim var. Gerek söylemleri, gerek eylemleri, gerekse başlattıkları kampanyalarla bu gidişata son verilmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Maalesef bizim ülkemiz bu konuda oldukça yetersiz kalıyor. Bizde de başarılı kampanyalar gerçekleştiriliyor ve kimi ünlü isim “hayvanseverliklerini” her fırsatta dile getiriyor. Ancak bazı isimler var ki hayvanseverliğimizi samimi bulmuyor, “kürk giymekle hayvanları sevmiyor değilim” diye kendileriyle çelişiyor. Kimisi “hayvanları seviyorum ki onları üzerimde taşıyorum” diyerek insanlıktan çıkıyor. Kimisi “paran yok alamıyorsun” diyerek cehaletin en büyük örneği oluyor ve söyleyecek söz bırakmıyor. Bazısı en azından belki çekingenlikten belki de hayvan severlerin korkusundan olsa gerek giydiği kürk gerçek olsa bile bunu gizlemeye çalışıyor.
Bırakın kürkleri dostlarımızda kalsın. İstanbul hiçbir zaman kürk giyilecek kadar soğuk bir mevsim geçirmedi. Milyonlarınızı kürklere bağışlamak yerine hayvan sever topluluklarına bağışlayabilirsiniz. Düşüncelerinizi değiştirmek için sadece biraz empati yapmanız yeterli olacaktır.
“Kürkünüzü çıkarın, insanlığınızı giyin”… Peta
Kaynaklar
Henüz Yorum Yapılmamış