Büyük bir heyecanla ön sıralardan biletini aldığım, koşa koşa Atlas Pasajı’na gittiğim ve sabırsızlıkla perdenin açılmasını beklediğim tek oyun oldu Düğün Şarkısı. Bunun nedeni bir zamanlar gerçekleştirmek istediğim ancak yakın bir zaman önce vazgeçmek durumunda kaldığım konservatuar hayalimin sınavı için hazırlığım parçanın bu oyunun içinde yer alıyor olması. Oyunu okurken dikkatimi çekmemiş çok hezeyanlı bölümler içerdiğini fark ettim metnin. Birden kendimi kıyaslarken buldum ve tüm bunların sonucunda oyuna konsantre olmakta biraz zorluk yaşadım.
DEVAMINI OKU
– Sana bir şey sorabilir miyim?
– Sormanı engelleyebilir miyim?
– Gerçekten de siyahtan korkuyor musun?
– Hayır, ben ışığın yok olmasından korkuyorum.
– Yani körlük gibi mi?
– Hayır ölmek gibi.
Bu oyun için söyleyebileceğim tek bir şey var, “etkileyici”. Düşünen ve sorgulayan bir insan için çok daha fazla etkileyici. Sanatı ve sanatçıyı yargılayan, ürünlerin toplum için mi yoksa birey için mi ortaya çıkarıldığını tartışan etkileyici bir oyun.
DEVAMINI OKU